29 Nisan 2013 Pazartesi

Rüya Şehir İstanbul

Dün bi rüya gördüm. İstanbul'a gitmişiz rüyamda. Hemde Rahmet'imizle birlikte. Kız kulesine, ordan Aziz Mahmut Hudayi hz'lerinin türbesine gitmişiz. Sahilde çay içmişiz filan. Sonra Fatih Camiinde mübarek sözler duymuş kulaklarımız. Deniz kenarına oturup dalga seslerini dinlemişiz. Vapurda dalgaları, martıları izlemişiz. Sahilde fotoğraf çekinmişiz, herkes Rahmet'in başına toplanmış. Fotoğrafını çekmiş. Nasıl gezmişiz nasıl.. Ayaklarımız şişmiş gezmekten. Hakkaten rüya gibi geldi geçti. Ağrıdan üzerine basamadığım şu ayaklarım olmasa inanmayacağım dün İstanbul'da olduğuma. Bu yorgunluk nasıl geçecek onu düşünüyorum şuan. Ama birgün bile İstanbul'a gitmek ve kokusunu havasını içime çekmek gerçekten o kadar iyi geldiki.
Yaklaşık bir senedir hiçbiryere çıkamıyorum çünkü. Tedaviydi hamilelikti doğumdu derken dört duvara mahkum olmuştum. Gerçekten çok iyi oldu. 

Rahmetle İlk Yolculuk


 Rahmet'imizlede ilk uzun yolculuğumuzuda yapmış olduk. Halinden gayet hoşnuttu. Zaten ona gezme olsunda nolursa olsun. Anası kılıklı velet..
Pusetini aldık yanımıza, yatırdık ona. Ağzında emziği, camdan dışarıyı seyrederek yolculuk yaptı hanımefendi.
Arkadaşı Uzunkulak'ta yanımızdaydı. Onunla oynaya oynaya gittik. İlk kez onu tutmaya çalıştı. Hatta tuttu kolundan kendine çekti. Yani kızım artık oyuncakları tanımaya başladı :) 
Cumartesi akşamı teyzemlerde kaldık. Zaten birgece kalmak için gitmiştik. Yatıya gittiği ilk misafirliğindede hiç yaramazlık yapmadı benim kızım demeyi çok isterdim ama maalesef.. Gece iyi uyusada sabaha karşı uyandı. Sanırım gaz sıkıntısı vardı. Ne beni ne babasını uyutmadı. Zaten saat 8 gibi kalktık bizde. Bi ogünümüz oldugu için iyi değerlendirmemiz lazımdı. Kahvaltıyı yaptıktan sonra çıktık. Kızımı ilk benim için çok özel bi yeri olan Aziz Mahmud Hudai hz'lerinin türbesini ziyarete götürdük. Mübareğin "Sağlığımızda bizi, vefatımızdan sonra kabrimizi ziyaret edenler ve türbemizin önünden geçtiğinde Fatiha okuyanlar bizimdir. Bizi sevenler denizde boğulmasın ahir ömürlerinde fakirlik çekmesin, imanlarını kurtarmadıkça göçmesin." diyerek ettiği duaya kızımda, bizde dahil olduk elhamdülillah..



Türbeyi ziyaretten sonra sahile indik. Kızımla kızkulesinin önünde fotoğraflar çekindik. Havada mis gibiydi şansımıza. Rahmet'i gören herkes fotoğrafını çekti :) 
Sonrasında karşıya geçtik. Fatih Camiinde öğlen namazının ardında sohbete katıldık. Kızım orda çok akıllıydı maşallah. Hiç üzmedi annesini. Sessiz sessiz etrafına baktı, uyudu. Elhamdülillah çok güzel bi gün geçirdik kızım, eşim, ben ve İstanbul.. 






Zahmetsiz Rahmet Olmazmış

Zahmetsiz Rahmet olmaz buyurmuş büyüklerimiz...Nede güzel söylemişler.. Evet bizde çok zahmet çektik. 4 sene uğraştık kavuşabilmek için.. İlaçlar, aşılamalar.. Olmadı tetkikler, ameliyatlar.. Yine olmadı kendimizi bulduk Ankara Etlik Zübeyde Hanım Kadın Doğum Hastanesi'nin Tüpbebek servisinde.. O ilk gittiğimiz günü hatırlıyorumda.. Cuma günüydü. Düştük hiç bilmediğimiz yollara, illere.. Hiç bilmediğimiz hastanelere doktorlara. Vakit Cuma vakti. Nefis tetikte, şeytan pusuda...İmtihan büyük, insan aciz...
 İlk gün öyle zorduki..  Dün gibi hatırlıyorum. O Cuma vaktinde öyle bir imtihandan geçtikki eşimle. İmtihan içinde imtihan. Elimizdeki tahlil kağıtlarını alıp bir sürü kalabalığın içinde ''sizin zaten normal yolla çocugunuz olmazki ne diye tekrar tahlil yaptırdınız?'' diye bağıran hemşireyi Allah'a havale ediyorum!! Elimizde tahlillerle kalakaldık. Çıktık o kalabalıktan. Oturduk bahçedeki bi banka. İkimizde ağladık.Herşey Allah'tan dedik.. Ya sabır dedik, büktük boynumuzu.. Her imtihan zorda, insanı insanla sınamasın Rabbim. Hayırlı insanlarla karşılaştırsın. Anlayışlı hoşgörülü insanlarla..
O hemşirenin ardından başka bi doktor hanımla görüştük.
O bizim içimizi rahatlattı Allah bin kere razı olsun ondan. İşte o gün bizim tüp bebek maceramız başlamış oldu. Gitmeler gelmeler.. Ne siz sorun ne ben söyleyeyim.. Ankara-Bolu arasındaki o yolların dili olsada konuşsa. Ne kazalar atlatmadık, ne kar fırtınaları görmedik.. Ağrılarla sızılarla bitmek bilmeyen o yolların dili olsada konuşsa..Böyle anlatırken bile yeniden yaşıyorum sanki o günleri.. Ama şunu anladımki, gerçekten her kışın ardı baharmış.  Bize o baharı yaşatan Rabbimize sonsuz şükürler olsun..

18 Nisan 2013 Perşembe

Rüyayla gelen müjde..

Geçen yıl bu zamanlardan bahsettim bi önceki postumda. Zordu evet. Çok zor dönemlerdi. Ama güzel yanlarıda vardı. Müjde veren rüyalar gibi :) Net hatırlamasamda işte nisan sonları gibiydi. Bi gece uyumak üzereyken eşimle saçma sapan bişey yüzünden tartıştık. Şuan hatırlamıyorum bile konu neydi. Her zamanki gibi ben ağlamaya başladım. O dönem tedavi sürecinde olduğum için daha çok hassaslaşmıştım. Ki duygusal bi yapıya sahibim. O ilaçlar yokmu zaten, insanın dengesini altüst ediyor. Herşeye üzülüp sinirlenir oluyorsun.. Çok hassas bi zaman dilimi o tedavi süreci. Sancılı bi dönem. Çok sancılı.. hem madden hem manen sancılı.. O vücudundaki ağrılar sancılar neysede,  ruhundaki sancılar kolay kolay geçmiyor..Ah o keder.. Şuan bile düşününce gözlerim doluyor.. Ama hani bi söz varya,''gecenin en karanlık oldugu an, sabaha en yakın oldugu andır.'' Gerçektende öyle.. Demekki o dönemler güneş pencereme doğmak üzereymiş..

Herneyse lafı çok uzatıyorum farkındayım ama herşeyi yazmak ve paylaşmak istiyorum. Benim yaşadıklarımı yaşayan insanlar için ümidin hiçbirzaman bitmediğini, mucizelerin hep ansızın çıkageldiğini hatırlatmak istiyorum.. Belki bir nebzede olsa destek olabilirim, kalplerine ümit ışığı tutabilirim.. Çünkü yaşayan bilir ancak, insan hep destek bekliyor o dönemlerde.. Ama biliyoruzki en büyük desteğimiz Rabbimize olan tevekkül ve sabrımız.
 Onca sene hiçbir  zaman tevekkülü elden bırakmadık eşimde bende elhamdülillah. Şikayet etmedik, dertlenmedik. ''Rabbim'' dedik ''verirse verir vermezse vermez.'' Sonuçta verecek olan kim 'O', vermeyecek olan kim yine ''O''. Yani ''neden, niçin, niye biz??'' diye sorgulama gibi bi lüksün yok. Çünkü senin karşındaki muhattabın seni yaradan yoktan var eden rızklandıran Rabbinden başkası değil.. Sabır ve tevekkülden başka çıkar yolun yok.. Ve duadan başka..

Evet hep dua ederdik sabrederdik. Ama o gece bişey oldu. İçim her zamankinden daha çok yandı. O zamana kadar hiçbir zaman şikayetlenmeyen ben o gece öyle mahzun oldumki. Keşke dedim, keşke bu sıkıntıları yaşamasaydık. ''Rabbim!'' dedim ''derdini veriyorsun gücünüde ver.Benim artık dayanacak gücüm kalmadı.'' Sonra birden farkına vardım şikayet ettiğimin. Öyle bir pişmanlık sardı içimi. Bide onun için ağladım. İçin için ağladım.. O gece eşimle birbirimize sarılıp dakikalarca ağladık.. O gece bitmek bilmedi sanki. Sabaha doğru zor uyudum. 
Sonra uyandım. İçimde kelebekler :) Öyle huzurluyum, öyle ferahlamış..
Ahh kurban olduğum Rabbim beni öyle bir rüyayla müjdelediki.. Gözümü kapattığım an rüyamdaki sahne geliyor karşıma..

Bi kuş..
Kocaman bi kuş..
Bembeyaz, pırıl pırıl tüyleri var..
Kanatları gözalıcı parlaklıkta..
Uzun, sarı bi gagası var..
Üstüne binmişiz, eşim ve ben
Eşim önde, ben arkadan eşimin beline sarılmışım, uçuyoruz gökyüzünde..
Süzülüyoruz :) 
Masmavi gökyüzü kucaklamış bizi..
Korku, keder terketmiş..yerini huzura bırakmış
Yüzümde hafif esen rüzgarın serinliği
Gözlerimi kapatmış, bir yanağımı dayamışım eşimin sırtına..
Uçuyoruz..
Sonra karşıda güneş
Ama nasıl bir güneş
Pırıl pırıl
Sapsarı..
Kelimelerle anlatmak ne mümkün.
Öyle büyük ve öyle ihtişamlı..
İşte bizde o güneşe doğru uçuyoruz..
Hatta içimden geçiriyorumki; keşke fotoğraf makinamıda yanıma alsaydım,
Güneşin fotoğrafını çekerdim.. :)

Sonra uyandım işte.. Herşey değişmiş sanki. Yağmur durmuş, fırtına dinmiş. Kalbimden bi pencere açılmış gökyüzüne. Acıları ve kederleri bırakmışım o pencereden aşağı. 
İşte ben o gece Rahmet'imin müjdesini aldım Rabbimden.. Mahsun olan incinen kalbimi o müjdeli rüyayla onardı güzel Rabbim :)
Tamda acının en ortasındayken, karanlıkta kalmışken rüyama doğdu o pırıl pırıl güneş.
hem içimi ısıttı hem karanlıklarıma aydınlık oldu..
biz o gece Rahmet'imize doğru yol almaya başladık o beyaz kuşun üzerinde..
Çünkü Rahmet'in bir manasıda; ısıtan, aydınlatan ve ışık saçan demekti...




17 Nisan 2013 Çarşamba

Allah sevdiği kuluna dert verir..

Az önce Rahmet'imi yıkadım uyuttum ve kendimede güzel bi çay demleyip soluğu burada aldım.
Anlatacak o kadar çok şey varki aslında. Ama neresinden ve nasıl başlasam bilemiyorum. Geçen yıl bu zamanı düşünüyorumda, telaş, koşturmaca, heyecan, stres, ümit, keder,gözyaşı, uykusuzluk, yorgunluk, agrılar, ilaçlar, hastane, Ankara ve yollar yollar yollar... Birçok duyguyu bi arada yaşadığım dönemlerdi. En çokta ümit ve stres.. Son tüp bebek denememiz için Ankara yollarını arşınladığımız bu dönemlerde ne yalan söyliyeyim ümidim hiç bitmemişti ama gitgide azalıyordu. Tabi her ne kadar belli etmemeye çalışsamda içimde fırtınalar kopan ben her an tevekkülü elden hiç bırakmadım elhamdülillah.. 

İnsan neleri yaşayıp görüyor ömrü hayatınca. Görüp gördüğümüz dert sıkıntı bu olur inşallah. Ama şimdi dönüp tekrar baktığımda o günlere aslında beni olgunlaştıran ve ruhumu selamete erdirecek olan günlermiş. Ahh Rabbim.. Sevdiği kuluna dert verirmiş zaten.. Gerçekten olgunlaştım ben o dönemde.. Ama gelin görünki insan aciz ve sabırsız.. O yüzden o günler için söyleyebileceğim tek şey Rabbim bir daha düşürmesin oralara.. Sadece beni değil hiçkimseyi..(amin)
Bu arada Rahmet hanım mızıldanmaya başladı :) 
Satırlarıma burada son verirken en yakın zamanda tekrar döneceğimmmm..

Seni çok seviyorum canım kızım..

16 Nisan 2013 Salı

"Rahmet (رحمت) ile zahmet (زحمت) arasında bir nokta farkı vardır; Allah dilerse zahmetteki noktayı kaldırıverir..''‎


Bu dünya imtihan dünyasıdır. İnsan her şekilde imtihandadır aslında. Bazen bizim kendimiz için hayır gördüğümüz şeyde bile bir şer saklıdır ve yine bizim için sınavdır bu. Ama önemli olan o sınavı güzel bir şekilde sabırla ve tevekkülle atlatabilmek..
İşte bizde yaklaşık sekiz sene süren bir imtihanın ve zahmetin ardından Rahmet'imize kavuştuk. Şükürler olsun.. Bunu söyleyebilmek ne güzel. Evet çok zahmet çektik ama karşılığını almak ne muhteşem bir duygu. Ki düşünün sabrın dünyadaki karşılığı bu kadar güzelse ahiretteki karşılığı nasıl güzeldir..

Duâyla gelen Rahmet dedim blogumun adına. Evet. Çünkü bizim Rahmet'imiz gerçekten bir dua bebeği. Onca sene ve onca tedaviden sonra dostlarımızın ve ailemizin dualarıyla kavuştuk bebeğimize. Şükürler olsunki Rabbim dualarımızı kabul etti. Rabbim dileyen ve isteyen herkese yaşatsın bu muhteşem duyguları.
Söyleyecek ve anlatacak çok şey var aslında. Ama şimdilik burada bıraksam iyi olacak.

Seni çok seviyorum canım kızım...