29 Mayıs 2013 Çarşamba

Hayatım Seninle Anlam Kazandı Canım Kızım



Minik kelebeğimi uyuttum ve soluğu yine burada aldım. Aslında hep yazmak istiyorum birşeyler. Ama hayatıma anlam katan kızımdan pek fırsat bulamıyorum. Hayatımı ve günlerimi öylesine dolduruyorki daha önce vaktimi nasıl geçiriyordum acaba diye düşünmeye başladım:) 
Hep geçen yıl bugünlerden bahsediyorum.
 Çünkü geçtiğimiz yıl benim için öylesine özeldiki.. 
Hayatımın anlam kazandığı günlerdi. 
Hayatımın her dönemi gibi duygularımın tavan yaptığı o günleride yazdım hep biyerlere. 
Bazen ufak kağıtlara, bazen mektup şeklinde yazdım.. 
Ama baktım olmayacak kızım için bi günlük tutmaya başladım. 
 Herşeyi yazdım o deftere.
 Onunla ilgili düşüncelerimi, hayallerimi, kaygılarımı paylaştım.
 Her doktor kontrolu dönüşünde boyu, kilosu, hareketleri herşeyi ama herşeyi yazdım.
 Çoğu zaman mutluluk gözyaşlarıyla ıslandı yaprakları.. 
Gülücükler, kalpler, çiçekler koydum cümlelerimin sonuna..
 İlk başlarda ''seni çok seviyorum bi'tanem..'' diye sonlandırdığım yazılarımı kızım olacağını öğrendikten sonra''seni çok seviyorum ve özlüyorum canım kızım..'' diye bitirdim..
Şuan iyiki yazmışım diyorum. 
Her okuduğumda o mutlu günlere tekrar dönüp tekrar tekrar yaşayıp bolca şükretmeme sebep oluyor..Şükürler olsun diyorum.. O günleri yaşatana ve bugünlere ulaştırana şükürler olsun..
Kızımın geleceğini öğrendikten sonraki yazdığım ilk yazıyı okudum az önce. Çok iyi hatırlıyorum yazarken çok ağlamıştım. Hemde hıçkırarak ağlamıştım. Şimdi yine mutluluk gözyaşları dökmeme neden oldu o yazı. Ve sizinlede paylaşmak istedim. İşte o günki düşüncelerim..


''Yazacaklarıma nerden ve hangi sözcüklerle başlasam bilmiyorum.Tarifsiz bi mutluluğun içindeyim birkaç gündür. Geleceğini öğrendiğim günden beri hayat hayatın anlamını yitirdi. Taki kavuşacağımız güne kadar...

Bi'tanem..
Dedimya varlığını öğreneli sadece birkaç gün oldu. Ama bu birkaç gün bütün kimyamın, ruhsal, bedensel ve kalbi olgularımın, hayallerimin, ümitlerimin ve dualarımın değişmesi için yettide arttı bile.Sana ne kadarda hasretmişim bunu anladım..Ve sana kavuşacağım güne kadarda bu hasretim artmaya devam edecek..
Senin doğduğun gün bende seninle birlikte yeniden doğacağım..
Seninle birlikte nefes aldığım gün yaşadığımı gerçek anlamda anlayacağım..
Seninle herşey çok daha güzel olacak..
Gözlerim, dudakların, minicik ellerin hayatıma anlam katacak..
Şuan tek dileğim sağlıklı ve sıhhatli olarak bana gelmen.
Herşey senin için bi'tanem..
Her sıkıntı , her keder, her hüzün..
Herşey ama herşey..
Çünkü sen herşeye değersin bi'tanem..

Varlığını öğrendiğim günden beri aslında bu dünyada ne kadarda yalnızmışım bunu anladım. Ne kadarda yapa yalnız ve anlamsız...
Ama bana geleceğin bütün yalnızlıklar kaçacak bizden.
Bütün hüzünler, kederler..
 Bütün anlamsızlıklar derin manalara bırakacak yerini..
Seninle birbaşka doğacak güneş..
Seninle bir başka yağmur ve kar..
Bu dünya senine güzelleşecek bi'tanem..
Ben seninle güzelleşeceğim..

Sana kavuşabilmek için çok zor imtihanlardan geçtim. Çok zor badireler atlattım. Maddi manevi acı ve ümitle donanmış bir yolculukmuş benimkisi.. Ama sonu sana çıkacak olan bir yolculuk..
Tüm acılarımı unutturdun sen bana. 
Ve sana kavuşacağım gün meleğim, dünyadaki en acısız insan ben olacağım...

Senin varlığını ilk öğrendiğim gün ilk sevinç gözyaşımı akıttım gözümden. 
Bir Anneler Gününde öğrendim varlığını..
Rabbimin bir lütfu, bir hediyesi, merhameti, şevkati..
Rabbimden gelen bir armağan..
Hemde Anneler Gününde gelen en güze armağan..
Ne kadarda şanslıyım..
Geçen seneki ve diğer senelerki Anneler Gününde mahzun olan kalbimi, Rabbim bu seneki Anneler Gününde sevinçle, umutla ve senin aşkınla doldurdu.. Diğer senelerde kırılan gönlümü bu sene onardı merhametliler merhametlisi güzel Allahım..
Şükürler olsun..
Binlerce kez..
Yüzbinlerce kez..
Dünyadaki insanlar adedince şükürler olsun.
Dünyadaki yağmur taneleri ve yapraklar adedince şükürler olsun..

Hz Meryem'e;
''Seni bir oğlan çocuğuyla müjdeledik.'' diyen Rabbim bu seneki Anneler Günündede beni seninle müjdeledi..
Elhamdülillah..
Hayatının ilk sevinç gözyaşlarını o gün döktü annen. Senin geleceğini öğrendiği gün. Ve anladımki bi'tanem sevinçten anlamak ne kadarda tatlı ne kadarda ümit dolu..
Ruhun özgürleşmesi..
O gün bi kanatlanıp uçmadığım kaldı..
Varlığını öğrenmek bu kadar sevinç ve umutla doldurduysa içimi, sana dokunmak, seninle uyumak, seninle uyanmak, nefesini yüzümde hissetmek..
Rabbim... düşüncesi bile muhteşem..

İlk baban verdi bana müjdeyi. ''Gözün aydın olsun canım'' dedi gözleri aydın bir şekilde.
O an zaman durdu, dünya durdu, ruhum mutlulukla doldu..
Mutluluğum, sevincim ve dualarımın karşılıı gözlerimden taştı..
İlk öğrendiğim an Hakan dayın yanımdaydı. İlk ona sarıldım ilk onunla paylaştım mutluluğumu..
Kalabalık biyerdeydik. Tokad'i Hayrettin hz'lerinin türbesinde.. 
Kalabalıktı, gürültülüydü.. Ama huzur doluydu..
Doğduğunda seni götüreceğim ilk yer orası olacak meleğim..

Sonra annemi aradı gözlerim. Bu sevinci onunlada paylaşmalıydım. Aslında ilk onunla paylaşmalıydım. Çünkü senin gelmeni en çok isteyenlerden biride oydu. Ananen..
Tanıdığında onu çok seveceksin meleğim..
Onunlada paylaştım ve ilk onunla başladık sevinç gözyaşlarımızı dökmeye..

Sonra senin yolunu dört gözle bekleyen diğer dostlarımızla, arkadaşlarımızla paylaştık sevincimizi. 
O gün rüya gibiydi. Gerçekleşmesini pekte ümit edemediğim bir rüya..
Ama hamd olsunki Rabbim bizimde boynumuzu bükük bırakmadı.
Seninle kapattı tüm yaralarımızı, tüm kalp kırıklıklarımızı...

Ve Rabbimin hediyeleri bununlada bitmedi.Geçen perşembe korkuttun bizi biraz. Bizi bırakıp gitmenden korktuk, endişe ettik. Ama daha sonra endişelenen kalbim ultrasonda ilk kez varlığını hissetti. Gözlerimle kalp atışlarını gördüm.Altın kesesinin içinde elmaslardan, pırlantalardan kıymetli minik meleğimi, kelebeğimi gördüm. Kalbin o kadar hızlıydıki. Pır pır.. Kanat çırpan bi kelebek gibiydi..O anda benim kalbimde aynı derecede pırpırdı. Seni görünce çok heyecanlandı. Sende anneni görüncemi heyecanlandın meleğim.. Gelmek istedin mi hemen, kavuşmak istedin mi sende?
Ogün Regaip Kandiliydi ve ben kandil hediyemi merhametliler merhametlisi Rabbimden aldım yine.Seni gösterdi bana. Kalp atışlarını gösterdi.
Şuan daha minnacıksın bebeğim. Küçücük bi kesenin içinde mercimek tanesi kadarsın. Ama bana yaşattığın mutluluğun büyüklüğünün tarifi imkansız...

Annen bugünlerde yorgun ve halsiz biraz.Senin daha sağlıklı olman için dinlenmesi gerek.
 Dualarım ve kalbim seninle birlikte. 
Seni çok seviyorum..
29 Mayıs 2012
Salı ''

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Rabbimin Anneler Günü Hediyesi

Yogunluktan ve yorgunluktan fırsat bulup nihayet burada buldum kendimi. Saat sabahın 8i. Meleğim mışıl mışıl uyuyorken bende bişeyler karalamak istedim. Geçtiğimiz günlerde ilk anneler günümü kutladım, Rahmetimle birlikte.. Aslında onunla ilk anneler günüm değildi. Geçen yılki anneler günündede birlikteydik kuzumla. O benim içimde en yakınımdaydı. Ve ben ilk olarak Anneler Gününde öğrendim Rahmetime hamile olduğumu. Allahım nasıl güzel nasıl müjde dolu birgündü.. Dün gibi hatırlıyorum.. Tranferim 30 Nisan 2012 pazartesi günü yapılmıştı. Annemde yanımdaydı. Ankara'da  2 gece kaldıktan sonra döndük Bolu'ya.
İşte o çıldırtan ve sonu bilinmeyen bekleyiş... Beklemek hiç bu kadar uzun olmamıştır dünyada heralde. Sonucu öğrenmemiz için tam 2 haftamız vardı.. Yani benim tahlil tarihim 14 mayıs 2012 pazartesi günüydü. Ama biz duramadık 13 Mayıs 2012 pazar günü Anneler Gününe denk gelen gün annem, kardeşim, eşim ve ben eşimin görev yaptığı İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakultesinde aldık soluğu. Öğle vaktiydi. Kan tahlilini verdik. Eşim laboratuvara götürdü kanı. Bizde kardeşimle bahçeye çıktık elimizde fotoğraf makinesi hoplaya zıplaya fotoğraf çekiyoruz..Hamile olduğumu bilsem hoplar zıplarmıydım hiç:) Ama içimde ümit gerçekten çok azdı. Sanırım bu yüzden tahlilin pozitif çıkacağını hiç ama hiç düşünmemiştim.. Ve ben o gün şunu anladımki, mucizeler en beklenmedik zamanlarda ansızın çıkıpgelebiliyormuş.. Şükürler olsun..

MÜBAREK YERDE GELEN MÜJDELİ HABER
Biz kardeşimle bahçede fotoğraf çekerken eşim ve annemde çıkageldi yanımıza. Tahlil öğleden sonraya kalmış. Öğle arası olduğu için bütün personel yemekte.. Numarasını verdi eşim siz bizi tahlilden haberdan edin diye. Bizde beklemedik düştük Bolu'nun en çok sevdiğim, havası suyu bir başka, maneviyatı bir başka olan Tokad'ı Hayrettin Hz'lerinin türbesinin yoluna.. Oraya bir vardıkki nasıl kalabalık. Yollar tıklım tıklım Düzce'den, İstanbul'dan, İzmit'ten, Ankara'dan gelen arabalardan otobüslerden. Hangi cemaat hiç bilmiyorum ama onlar için özel birgünmüş. Bi mübarek gelmiş oraya. O'nu ziyarete gelmişler. Neyse eşim ve annem namaz için camiye girdiler. Biz yine kardeşimle dışarda fotoğraf derdindeyiz:) Nasılda güzel bir hava var.. Yağmur yağdı yağacak ama hava ılık, apaydınlık.. Güneş şimdiden gözaydınlığı veriyor sanki bize. Rüyamda gördüğüm kadar parlak ve ışıl ışıl..

HAYATIMIN İLK SEVİNÇ GÖZYAŞI
Aradan bir saat geçtimi tam hatırlamıyorum. Biz dolaşırken kardeşimle, omzuma bi el dokundu. Kafamı çevirdim, eşimin gözleri pırıl pırıl.. Güneşten daha aydınlık.. Aldığı haberin mutluluğuyla o kurban olduğum gamzeleri dahada çıkmış ortaya.. Ben şaşkın.. Aptal gibi.. Ağzından çıkacak habere bakıyorum.. Tam o sırada ''gözümüz aydın olsun canım..'' dedi gözleri aydın bi şekilde.. İnanmadım önce. Şaka sandım, yalan sandım. Ama eşimin gözleri zaten doğruyu söylemişti ağzından önce..Tam o anlarda camiden tekbir, salavat, Kur'an sesleri.. Güneş daha bi aydın.. Rahmet bir yandan çiseliyor.. Sanki tabiat seviniyor bizimle, çevremizdeki herşey gözaydınlığı veriyor. Güneş, yağmur, çiçekler.. Kuşlar daha bir cıvıl cıvıl.. İşte benim bayramım.. İşte benim bayramım.. En güzel saniyeleri hayatımın.. Dönüm noktam, miladım.. Önce eşime sarıldım sevinçle, sonra kardeşime.. Ben o gün ilkkez sevinç gözyaşımı akıttım gözlerimden.. Hayatımın ilk sevinç gözyaşı. Kuzum benim ilk mutluluk gözyaşım oldu. Nasılda tatlıymış sevinçten ağlamak. Nasılda huzur dolu..

Sonra annemi aradı gözlerim. Daha camiden çıkmamış. Çıkmasını bekleyemezdim. Koşar adımlarla camiye doğru yürüdüm. Eşim arkamdan sesleniyor yavaş, dikkat et diye:) Öyle mutluyumki yürümüorum kanat taktım uçuyorum sanki... Tam o sıradada annem camiden çıkıyordu. Onada mutlu haberi verdim. Annem önce ufak çaplı bi şok geçirdi:)) Anlamadı.. Benim gibi şaşkın.. Sonra sarıldık onunlada.. Ağladık.. O gün ağzımızdan en çok çıkan kelime elhamdülillah oldu.. Şükürler olsun Allahım..

TELEFON TELEFON TELEFON
Sonra benim hayatımda çok özel bi yeri olan Emine ablamı aradım.. Hep diyordum ona müjdeli haberi ilk seninle paylaşıcam.. Nitekim öylede oldu.. Aradım, önce anneler gününü kutladım, sonrada ona dedimki ''Emine abla benimde anneler günümü kutla, bende anneyim artık. Rabbim bana bu anneler gününde hayatımın en güzel hediyesini verdi..'' Sonrasını ne siz sorun ne ben anlatayım zaten.. :') Gözyaşları, sevinç, mutluluk.. Emine abla telefonun bi ucunda ben bi ucunda hıçkıra hıçkıra ağladık bi süre.. Konuşamadık doğru düzgün.. Sonra sırayla yine çok çok sevdiğim ablalarım Songül ablayı, Aliye ablayı aradım. Sevinç çığlıkları gözyaşları sel oldu elhamdülillah.. :') O gün elimizden telefon hiç düşmedi.. Kimi arasak kime haber versek kiminle paylaşsak bu müjdeli haberi.. Ayaklarım yere basmıyor sanki. Uçuyorum..  Deliye döndük sevinçten.. Şükürler olsun Allahım.. O güne şükürler olsun.. O güneşe şükürler olsun.. O yağmura, o Rahmet'e şükürler olsun.. Rahmetle gelen Rahmet'imin müjdesine şükürler olsun.. Her yıl anneler gününde mahzun olan kalbim bu yıl sevinçle çarptı şükürler olsun.. Çarptırana şükürler olsun.. O güzel müjdeye şükürler olsun... O günü yaşatana binlerce şükürler olsun.. Diliyorum evlat hasretiyle yanan her kalbi, Rahmet yağmurlarıyla ferahlatsın Rahmet'i bol güzel Rabbim..

8 Mayıs 2013 Çarşamba

yeni bir hayat..

          2 gündür nasıl heyecanlıyım, nasıl mutluyum anlatamam. Sanki tekrar anne olmuş gibiyim :) Gerçekten böyle hissediyorum. Çünkü ancak bi bebeğim daha olsa bu kadar mutlu olabilirdim...
 Biricik arkadaşım Büşra'da biricik yavsuruna kavuştu sonunda şükürler olsun.. 7 mayıstı.. telefonuma bi msj geldi ; ''oğlumuz geliyor dua edin.'' diye.Öyle heyecanlandımki o an. Sanki kendim doğum yapıcam :) O an aramak istedim sesini duymak istedim ama aramadım. Sonra aradan bi kaç saat geçti, durdum duramadım aradım. Eşi açtı telefonu. Doğumda olduğunu söyledi.. Ah ne dualar ettim.. Rabbim ne büyüksün.. Dostluk, kardeşlik bu olsa gerek.. Yanında olamadığım için çok üzüldüm o an. Sonrasında tekrar aramak istedim yine arayamadım. Annesinden doğum haberini alınca hemen msj çektim. Ahh o an.. İçim içime sığmadı.. Minik bi melek daha indi yeryüzüne.. Minik bi oğlan :) Yerim onun minicik ellerini, ayaklarını, kulaklarını.. :) Ahh Rabbim ne güzel bi şerefle müjdelendirdi bizi.. Annelik şerefiyle.. Elhamdülillah tattırana. Hamd olsun yaşatana... Şükürler olsun Rabbim.. Sonsuz kere şükürler olsun..

         Sonra akşama doğru konuştuk çiçeği burnunda anneyle :) Hem çok mutlu hem yorgun geliyordu sesi.. Ama hamd olsun doğumu kolay geçmiş. Çok sevindim.. Kuzuyu sordum.. Kaymak teyzesi kaymak dedi :') Allahım bu duygular ne yüce. Şuan yazacak kelime bulamıyorum.. Bi kadının heralde hayattaki en büyük mertebesi bu olsa gerek.. Okul, eğitim, diploma.. Hiçbiri değil.. Anne olmak.. Rahmet olmasa bu kadar yoğun hissedemezdim heralde arkadaşımın yaşadığı mutluluğu.. Aynı şeyleri yaşamış olmak böyle hissettiriyor.. Kendi doğumumu hatırlıyorumda.. O kucağıma verdikleri ilk an.. Ahh Rabbim.. O nasıl bir kokudur.. Hangi çiçekte var, hangi yağmur sonrası koku o.. Cennet kokusu.. Kurban olduğum efendim s.a.v. nasılda güzel benzetmiş.. ''Evlat kokusu, cennet kokusudur.'' buyurmuş.. Nasıl güzel bir betimlemedir.. Öyle bir içime çektimki o an, hala gitmez burnumdan o koku.. Allahımdan diliyorum o güzel anı tekrar yaşatsın bana :') İlk kucağıma aldığımda o minicik çubuk kraker parmaklarını, tek tek tek tek öptüm :') Kucağımdan alamadılar.. Allahım ne kadar şükretsek az.. Ne büyük lütuf.. Rabbim kıymet bilenlerden eylesin..
        Bugünlerde böyleyim işte.. Nasıl duygu yüklü, nasıl hüzünlü ve bi o kadarda musmutlu :') Çevremde o kadar çok hamile varki, onlarla birlikte bende hamileyim sanki :) Bi heyecan, bi napacağını bilememezlik ve bolca şükür.. Bana noluyosa :) Diliyorum Rabbimden bir evlatla daha taçlandırsın anneliğimi.. Bu kadar çok isteyeceğimi asla düşünemezdim.. Korkuyorumki bebeklere hayatım boyunca doyamayacağım :)) Doyulmazki o minicik ellere, ayaklara, o misler gibi kokuya..

      Bu arada kendi gelmeden nasibi önden gelen kuzuya, kendi gibi minik hediyeler hazırladım, kendi ellerimle.. Göstereyim sizlerede.. Hem bebek bekleyen çiçeği burnunda anne adaylarınada fikir olur belki... Yada çok sevdiği canlarından uzakta olan arkadaşlara, dostlara.. :( Kendimi bu şekilde tatmin etmeye çalıştım. Yanında olup öpüp, koklamak vardı o kuzucuğu.. Nasip diyelim.. Sağlık olsun.. Görmek kimbilir ne zamana nasip olacak..



 Kuzucuğa önce bu kurabiyelerden yapıp güzelce poşetledim kurdelayla bağladım.



 Sonrada Hoşgeldin Ali Tarık etiketlerini zımbalayıp, sade mavi porselen bi tabağa dizip kendi süslediğim tüle sardım.

Şuan hamile olsam, bebeğimi beklerken kendi bebek şekerimi kendim örer ve kendi zevkime göre süslerdim. Hamilelere fikir olsun. Bu patikcikleri ben ördüm ve süsledim. Zamanım kısıtlı olduğu için yalnızca 2 tane yapabildim. Çünkü kuzucuk biraz erken geldi. Anı olarak kalır Hilâl teyzesinden :)



 Bu cicilerde minik melek için :) Rabbim güzel günlerde kullanmayı nasip etsin..

Buda her doğum yapmış kadının baş tacı rezene. Sıcak sıcak içsin bol bol süt olsun kuzucuğa diye gönderildi :) 


Kendi kızıma yaptığım duvar süsü ve aynı zamanda fotoğraf çerçevesinin erkek versiyonunu yaptım minik kuzucuğada. Ama önce bizim duvarımızı süsledi :) Fotoğraftaki Rahmet'te henüz 2 haftalık..

Dün bütün  bunları kargoya verdim, inşallah bugun ulaşacak ellerine. Kendi ellerimle vermek isterdim ama nasip.. Rabbim güzel günlerde kullanmayı nasip etsin..


7 Mayıs 2013 Salı

kuzum.. ne çabuk büyüyorsun..

Şuan öyle duygu yüklüyümki.. sebebini bilmiyorum ama sürekli ağlamak istiyorum. ve ağlıyorumda.. zaman hızla geçiyor. geçen yıl bu zamanları düşünüyorum hep. Rahmet'im o zaman annesinin rahmine yeni düşmüş minnacık bi inci tanesiydi. 31 nisan transfer günüydü. Annem yanımdaydı. Kuzum benim taaa içimdeydi. En yakınımdaydı. Ama bunu bilmiyordum henüz.. Ümit ve korkuyla bekliyordum.. Dahamı iyiydi yoksa herşey o zamanlar.. Bilmiyorum.. Kafam karmakarışık. Rahmet'imin hızla büyüyor olması korkutuyor beni. Büyüyüp benden uzaklaşma ihtimali korkutuyor..

Sabah birlikte uyuduk, sarıldık. Öptüm onu, kokladım, bağrıma bastım.. Bilmiyorum bu kdr yakın olabilir miyiz büyüdüğünde de.. Olumlu düşünerek kendimi rahatlatmaya çalışıyorum.. Çevremde birsürü hamile var. Ve ben şunu farkettim. Hamileliğimi çok özlüyorum. Rahmetimin bana en yakın oldugu dönemi çok çok çok özlüyorum.. O günlerin kıymetini yeni anlıyorum. İşte şuandada Rahmetim büyüdüğünde bu günlerini aramak korkutuyor. O yüzden her anının tadını çıkarmak istiyorum. Onunla olan herşeyi abartmak istiyorum.. Arkama dönüp baktığımda böyle pişman olmak değilde, tadını çıkarmış olmanın sevincini yaşamak istiyorum. İnşallah kıymetini biliyorumdur elimdeki Rahmet'in.. Rabbim kıymet bilenlerden olmayı nasip etsin.. Allahım Rahmet'ime sağlıkla büyümeyi nasip etsin..
Seni çok çok çok seviyorum canım kızım..

29 Nisan 2013 Pazartesi

Rüya Şehir İstanbul

Dün bi rüya gördüm. İstanbul'a gitmişiz rüyamda. Hemde Rahmet'imizle birlikte. Kız kulesine, ordan Aziz Mahmut Hudayi hz'lerinin türbesine gitmişiz. Sahilde çay içmişiz filan. Sonra Fatih Camiinde mübarek sözler duymuş kulaklarımız. Deniz kenarına oturup dalga seslerini dinlemişiz. Vapurda dalgaları, martıları izlemişiz. Sahilde fotoğraf çekinmişiz, herkes Rahmet'in başına toplanmış. Fotoğrafını çekmiş. Nasıl gezmişiz nasıl.. Ayaklarımız şişmiş gezmekten. Hakkaten rüya gibi geldi geçti. Ağrıdan üzerine basamadığım şu ayaklarım olmasa inanmayacağım dün İstanbul'da olduğuma. Bu yorgunluk nasıl geçecek onu düşünüyorum şuan. Ama birgün bile İstanbul'a gitmek ve kokusunu havasını içime çekmek gerçekten o kadar iyi geldiki.
Yaklaşık bir senedir hiçbiryere çıkamıyorum çünkü. Tedaviydi hamilelikti doğumdu derken dört duvara mahkum olmuştum. Gerçekten çok iyi oldu. 

Rahmetle İlk Yolculuk


 Rahmet'imizlede ilk uzun yolculuğumuzuda yapmış olduk. Halinden gayet hoşnuttu. Zaten ona gezme olsunda nolursa olsun. Anası kılıklı velet..
Pusetini aldık yanımıza, yatırdık ona. Ağzında emziği, camdan dışarıyı seyrederek yolculuk yaptı hanımefendi.
Arkadaşı Uzunkulak'ta yanımızdaydı. Onunla oynaya oynaya gittik. İlk kez onu tutmaya çalıştı. Hatta tuttu kolundan kendine çekti. Yani kızım artık oyuncakları tanımaya başladı :) 
Cumartesi akşamı teyzemlerde kaldık. Zaten birgece kalmak için gitmiştik. Yatıya gittiği ilk misafirliğindede hiç yaramazlık yapmadı benim kızım demeyi çok isterdim ama maalesef.. Gece iyi uyusada sabaha karşı uyandı. Sanırım gaz sıkıntısı vardı. Ne beni ne babasını uyutmadı. Zaten saat 8 gibi kalktık bizde. Bi ogünümüz oldugu için iyi değerlendirmemiz lazımdı. Kahvaltıyı yaptıktan sonra çıktık. Kızımı ilk benim için çok özel bi yeri olan Aziz Mahmud Hudai hz'lerinin türbesini ziyarete götürdük. Mübareğin "Sağlığımızda bizi, vefatımızdan sonra kabrimizi ziyaret edenler ve türbemizin önünden geçtiğinde Fatiha okuyanlar bizimdir. Bizi sevenler denizde boğulmasın ahir ömürlerinde fakirlik çekmesin, imanlarını kurtarmadıkça göçmesin." diyerek ettiği duaya kızımda, bizde dahil olduk elhamdülillah..



Türbeyi ziyaretten sonra sahile indik. Kızımla kızkulesinin önünde fotoğraflar çekindik. Havada mis gibiydi şansımıza. Rahmet'i gören herkes fotoğrafını çekti :) 
Sonrasında karşıya geçtik. Fatih Camiinde öğlen namazının ardında sohbete katıldık. Kızım orda çok akıllıydı maşallah. Hiç üzmedi annesini. Sessiz sessiz etrafına baktı, uyudu. Elhamdülillah çok güzel bi gün geçirdik kızım, eşim, ben ve İstanbul.. 






Zahmetsiz Rahmet Olmazmış

Zahmetsiz Rahmet olmaz buyurmuş büyüklerimiz...Nede güzel söylemişler.. Evet bizde çok zahmet çektik. 4 sene uğraştık kavuşabilmek için.. İlaçlar, aşılamalar.. Olmadı tetkikler, ameliyatlar.. Yine olmadı kendimizi bulduk Ankara Etlik Zübeyde Hanım Kadın Doğum Hastanesi'nin Tüpbebek servisinde.. O ilk gittiğimiz günü hatırlıyorumda.. Cuma günüydü. Düştük hiç bilmediğimiz yollara, illere.. Hiç bilmediğimiz hastanelere doktorlara. Vakit Cuma vakti. Nefis tetikte, şeytan pusuda...İmtihan büyük, insan aciz...
 İlk gün öyle zorduki..  Dün gibi hatırlıyorum. O Cuma vaktinde öyle bir imtihandan geçtikki eşimle. İmtihan içinde imtihan. Elimizdeki tahlil kağıtlarını alıp bir sürü kalabalığın içinde ''sizin zaten normal yolla çocugunuz olmazki ne diye tekrar tahlil yaptırdınız?'' diye bağıran hemşireyi Allah'a havale ediyorum!! Elimizde tahlillerle kalakaldık. Çıktık o kalabalıktan. Oturduk bahçedeki bi banka. İkimizde ağladık.Herşey Allah'tan dedik.. Ya sabır dedik, büktük boynumuzu.. Her imtihan zorda, insanı insanla sınamasın Rabbim. Hayırlı insanlarla karşılaştırsın. Anlayışlı hoşgörülü insanlarla..
O hemşirenin ardından başka bi doktor hanımla görüştük.
O bizim içimizi rahatlattı Allah bin kere razı olsun ondan. İşte o gün bizim tüp bebek maceramız başlamış oldu. Gitmeler gelmeler.. Ne siz sorun ne ben söyleyeyim.. Ankara-Bolu arasındaki o yolların dili olsada konuşsa. Ne kazalar atlatmadık, ne kar fırtınaları görmedik.. Ağrılarla sızılarla bitmek bilmeyen o yolların dili olsada konuşsa..Böyle anlatırken bile yeniden yaşıyorum sanki o günleri.. Ama şunu anladımki, gerçekten her kışın ardı baharmış.  Bize o baharı yaşatan Rabbimize sonsuz şükürler olsun..

18 Nisan 2013 Perşembe

Rüyayla gelen müjde..

Geçen yıl bu zamanlardan bahsettim bi önceki postumda. Zordu evet. Çok zor dönemlerdi. Ama güzel yanlarıda vardı. Müjde veren rüyalar gibi :) Net hatırlamasamda işte nisan sonları gibiydi. Bi gece uyumak üzereyken eşimle saçma sapan bişey yüzünden tartıştık. Şuan hatırlamıyorum bile konu neydi. Her zamanki gibi ben ağlamaya başladım. O dönem tedavi sürecinde olduğum için daha çok hassaslaşmıştım. Ki duygusal bi yapıya sahibim. O ilaçlar yokmu zaten, insanın dengesini altüst ediyor. Herşeye üzülüp sinirlenir oluyorsun.. Çok hassas bi zaman dilimi o tedavi süreci. Sancılı bi dönem. Çok sancılı.. hem madden hem manen sancılı.. O vücudundaki ağrılar sancılar neysede,  ruhundaki sancılar kolay kolay geçmiyor..Ah o keder.. Şuan bile düşününce gözlerim doluyor.. Ama hani bi söz varya,''gecenin en karanlık oldugu an, sabaha en yakın oldugu andır.'' Gerçektende öyle.. Demekki o dönemler güneş pencereme doğmak üzereymiş..

Herneyse lafı çok uzatıyorum farkındayım ama herşeyi yazmak ve paylaşmak istiyorum. Benim yaşadıklarımı yaşayan insanlar için ümidin hiçbirzaman bitmediğini, mucizelerin hep ansızın çıkageldiğini hatırlatmak istiyorum.. Belki bir nebzede olsa destek olabilirim, kalplerine ümit ışığı tutabilirim.. Çünkü yaşayan bilir ancak, insan hep destek bekliyor o dönemlerde.. Ama biliyoruzki en büyük desteğimiz Rabbimize olan tevekkül ve sabrımız.
 Onca sene hiçbir  zaman tevekkülü elden bırakmadık eşimde bende elhamdülillah. Şikayet etmedik, dertlenmedik. ''Rabbim'' dedik ''verirse verir vermezse vermez.'' Sonuçta verecek olan kim 'O', vermeyecek olan kim yine ''O''. Yani ''neden, niçin, niye biz??'' diye sorgulama gibi bi lüksün yok. Çünkü senin karşındaki muhattabın seni yaradan yoktan var eden rızklandıran Rabbinden başkası değil.. Sabır ve tevekkülden başka çıkar yolun yok.. Ve duadan başka..

Evet hep dua ederdik sabrederdik. Ama o gece bişey oldu. İçim her zamankinden daha çok yandı. O zamana kadar hiçbir zaman şikayetlenmeyen ben o gece öyle mahzun oldumki. Keşke dedim, keşke bu sıkıntıları yaşamasaydık. ''Rabbim!'' dedim ''derdini veriyorsun gücünüde ver.Benim artık dayanacak gücüm kalmadı.'' Sonra birden farkına vardım şikayet ettiğimin. Öyle bir pişmanlık sardı içimi. Bide onun için ağladım. İçin için ağladım.. O gece eşimle birbirimize sarılıp dakikalarca ağladık.. O gece bitmek bilmedi sanki. Sabaha doğru zor uyudum. 
Sonra uyandım. İçimde kelebekler :) Öyle huzurluyum, öyle ferahlamış..
Ahh kurban olduğum Rabbim beni öyle bir rüyayla müjdelediki.. Gözümü kapattığım an rüyamdaki sahne geliyor karşıma..

Bi kuş..
Kocaman bi kuş..
Bembeyaz, pırıl pırıl tüyleri var..
Kanatları gözalıcı parlaklıkta..
Uzun, sarı bi gagası var..
Üstüne binmişiz, eşim ve ben
Eşim önde, ben arkadan eşimin beline sarılmışım, uçuyoruz gökyüzünde..
Süzülüyoruz :) 
Masmavi gökyüzü kucaklamış bizi..
Korku, keder terketmiş..yerini huzura bırakmış
Yüzümde hafif esen rüzgarın serinliği
Gözlerimi kapatmış, bir yanağımı dayamışım eşimin sırtına..
Uçuyoruz..
Sonra karşıda güneş
Ama nasıl bir güneş
Pırıl pırıl
Sapsarı..
Kelimelerle anlatmak ne mümkün.
Öyle büyük ve öyle ihtişamlı..
İşte bizde o güneşe doğru uçuyoruz..
Hatta içimden geçiriyorumki; keşke fotoğraf makinamıda yanıma alsaydım,
Güneşin fotoğrafını çekerdim.. :)

Sonra uyandım işte.. Herşey değişmiş sanki. Yağmur durmuş, fırtına dinmiş. Kalbimden bi pencere açılmış gökyüzüne. Acıları ve kederleri bırakmışım o pencereden aşağı. 
İşte ben o gece Rahmet'imin müjdesini aldım Rabbimden.. Mahsun olan incinen kalbimi o müjdeli rüyayla onardı güzel Rabbim :)
Tamda acının en ortasındayken, karanlıkta kalmışken rüyama doğdu o pırıl pırıl güneş.
hem içimi ısıttı hem karanlıklarıma aydınlık oldu..
biz o gece Rahmet'imize doğru yol almaya başladık o beyaz kuşun üzerinde..
Çünkü Rahmet'in bir manasıda; ısıtan, aydınlatan ve ışık saçan demekti...